Dudaklarım kanar gidersin, iki rüyanın ortasında uykusuzluk hapsi.
Kalbi mağlup eden özür cümlelerine tabi kaldım,
O yüzden bu tamiri mümkünsüz halim asi.
Dilimde nükteler yok artık, elime kalan sahte bir vaha,
Ziyan olurken hep mi sonbahar?
Derdi neydi eylülün benimle? onunla gitti hepsi.
Sonlar hep sınırsız hüzne mazha.
İnsana bak! (İnsana bak!)
Bak bu talihim yara,
Nerede sebep gülmek için, göster artık onu bana.
Hiç halim yok inan solan güllerinden solumaya.
Yorgun argınım ve dargınım bütün yalanlara.
Bu hiçlik ortasında güvenim kalmadığında,
Dünyaları reddedip, sığındım ölüm yalnızlığına.
Alıştım şanssızlığıma, şaşırmaktan usandım.
Ben gözümü kapatmamıştım, sen yeni uyandın.
Ne gözümde korkusu, ne ağzımda tortusu var bu hayatın.
Bir elimde geçmişim, dilimde küfür; çok defa yenilmişim.
Uçurumun kenarından seyre daldım İstanbul'u bütün gece.
Halim yok mecalim yok. söz vermedim ben gülmeye.
Gülünecek bir şey yok, içim sızlıyorken siz de gülmeyin.
Dünyamı yakıp yıkıp gitmeyin.
Fazla bir şey istememiştim, dokunma demiştim.
Şu yalnızlığım huzurluydu, gelip bozma demiştim.
Yaşanmazmış kimse için, bakışım değişti.
Senin suçun yok, bu devrin kalbi delik deşikmiş.
Ben böyle umutsuzluk girdabında yetiştim.
Ne ben varolayım, ne de sen beni değiştir.
Faydasız cümleler, inan vakit çok geç.
Bende binlerce var, sen de kendine bir dert seç.
Ezber hayatlarınız hayatımdan ayıp.
Yalnızlığın kurak çöllerindeyim, uzağımdan geç.
Uçurumun kenarından seyre daldım İstanbul'u bütün gece.
Halim yok mecalim yok. söz vermedim ben gülmeye.
Uçurumun kenarından seyre daldım İstanbul'u bütün gece.
Halim yok mecalim yok. söz vermedim ben gülmeye.