yana yana söndü korku dizlerimde
gör başını bil sonunu oyunun diye diye
basa basa geçtim üstü kaldı sırtımda
çok bilenin her unutup düştüğü yerde
koyunum otlarken mayınlar patlıyordu
bir koku vardı aslında
ve birileri vurdu birilerimi
saatim durmuşken dünya dönüyordu
kaba kağıt alev aldı fikrimden
ve çamuru yaşarttı gözlerimi
katran karası bir rekor bu
ben kırsam canıma okur mu
gafleti yutuyor cüretim dar
varsın olsun
çulsuz çaputun cennetinden
(yurtsuz yatırın cennetinden)
saptım, süpürüldüm sütunlardan
kaf kef satarın sütünde
ben de boğuldum
padişahımın kamışından düşer
talihin yemişleri orda pişer
kim sarılsa fikrinden göğe uçar
tutuşur yedi cihan kan diye diye
alemlerin bütün bir sırrından muaf
biraz acıklı, küstah ve yani tuhaf
korkusuz mu korkak mu bilmem nasılbitaraf
sataşır kulağıma şiddeti, yazmaz niye?